YAŞAM

Deprem değil, niteliksiz binalar öldürüyor

ADANA – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, düşük standartlarda, sağlıksız ve yasa dışı bir yapılaşma, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşme, bilimsel normlara dayalı olmayan arazi kullanım ve yer seçimi kararları, etüt, proje ve yapı üretim süreçlerindeki denetimsizlik ve özellikle tüm bu olumsuzlukları giderecek yasal düzenleme ve idari yapılanmaya ilişkin bütünlüklü bir çalışma olmayışı nedeniyle depremlerde çok olumsuz tablolar oluştuğunu, bu etkenlerin afet zararlarının doğrudan belirleyicisi olduğunu vurguladı.

GEVŞEK ZEMİNLERE DİKKAT ÇEKTİ!
Son açıklamalara göre Elazığ ve Malatya’da 31 vatandaşın hayatını kaybettiği, bin 466 kişinin de yaralandığı merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki  deprem nedeniyle açıklama yapan Dr. Şevkin, “Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar dilerim” dedi.

Gevşek zeminlerin (kum silt) deprem merkezinden gelen dalgaları mercek gibi büyüttüğünü, bu büyütmenin depremin zararını yani şiddetini arttırdığını ifade eden Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, bilim insanlarının uyarılarına ve çalışmalarına kulak verilmesinin önemine işaret etti. Depremin doğal bir afet olduğuna dikkat çeken Dr. Şevkin, “Deprem değil, niteliksiz ve mühendislik normlarından uzak binalar öldürüyor. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmemesini sağlamak zorundayız” diye konuştu.

DAFZ, GÖZLERDEN UZAK TUTULDU!

Depremin ardından 400’den fazla artçı oluştuğunu, kaydeden Dr. Şevkin, depremin meydana geldiği ve Bingöl Karlıova’dan başlayan 580 kilometrelik Doğu Anadolu Fay Zonu’nda (DAFZ), Hatay, Osmaniye, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Elâzığ, Bingöl, Muş ve Tunceli gibi büyük yerleşim birimleri bulunduğunu dile getirdi. Doğu Anadolu Fay Zonu’nun bugüne kadar gözlerden uzak tutulduğunu belirten Dr. Şevkin, Sivrice ile Palu arasında uzanan segmentin en etkili ve yıkıcı nitelikle deprem üretme özelliğine sahip olduğunu vurguladı.

Üyesi olduğu ve iki dönem Adana Şube Başkanlığı’nı gerçekleştirdiği Jeoloji Mühendisleri Odası’nın ‘Türkiye Diri Fay Haritası’ baz alınarak yapılan incelemede, Aksaray, Bolu, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Erzurum, Kahramanmaraş, Hatay, Hakkari, Muğla, Eskişehir, Kütahya, Bingöl gibi 18 şehrin merkez yerleşim birimleri ile yine içinde son deprem yaşanan 80’ini aşkın ilçe merkezinin ve ilk belirlemelere göre 502 köyün deprem üretme potansiyeli yüksek aktif fayların geçtiği hatlar üzerine doğrudan oturduğunun vurgulandığını hatırlatan Dr. Şevkin, “Fay hatları üzerindeki alanlar yapılaşmaya kapatılarak,  bu yerleşimlerde öncelikli olmak üzere kentsel dönüşüm uygulamaları başlamalıdır” dedi.

YANLIŞ UYGULAMALARA DİKKAT ÇEKTİ

Doğa kaynaklı olayların afete dönüşmesinde tıpkı eğitim sisteminde yaşanan olumsuzluklarda olduğu gibi yanlış uygulamaların ve siyasi bir irade eksikliğinin acı sonuçlarının yaşanmaya devam ettiğini ifade eden Dr. Şevkin, “Başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmemesi için yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması gelmektedir” dedi.

Halkın afetlere karşı güvenli olmasını sağlayacak şekilde yeni yasal düzenlemeler getirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Şevkin, şunları söyledi:

“Aktif fay hatları veya zonları üzerine bina inşa edilmesi yasaklanmalı veya özel jeolojik araştırmalardan sonra bina inşa edilip edilmeyeceğine karar verilmelidir. Aktif fay zonları üzerine inşa edilmiş bulunan binalar kentsel dönüşüme tabi tutularak vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği acilen sağlanmalıdır. Depremlerle mücadele etme amacıyla başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere, tüm belediyelerde ‘Jeolojik-Jeoteknik Araştırma Şube Müdürlükleri veya Daire Başkanlıkları’ kurularak kentsel altyapı ve üstyapının afet duyarlı bir anlayışla etüt, planlama, projelendirme, yapı üretim ve denetim süreçleri kontrol altına alınmalıdır. Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesinin ve dolayısıyla deprem zararlarının azaltılması mümkündür. Ülke kaynakları halkımızın sağlıklı ve güvenli yaşamasına ayrılmalıdır.”

“YÜZLERCE PARAMETRE ARAŞTIRILMALIDIR!”

Deprem bölgesinin yerbilimciler tarafından incelemeye alınması çağrısında bulunan Dr. Şevkin, gaz çıkışları, fay atımları, sıvılaşma izleri, yıkılan binaların özellikleri, yer altı suyu seviye ölçümleri, değişimleri gibi yüzlerce parametrenin araştırılması ve kayda geçilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Şevkin, depremin bilimsel yöntemlerle takibe alınması durumunda fay üzerindeki diğer olası depremlerin zamanı konusunda önemli açıklamalar yapılabileceğini, bu zaman zarfında gerekli önlemlerin devlet eliyle alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Başa dön tuşu